Ah Şu İnsanlar

Okuduğum bir kitapta; bilim insanlarının birine, kendileri gibi düşünmediği için işkence yapan diğer insanlar anlatılıyordu. Eziyet etmeyi hakları sayıyorlardı.


Neden?


Çünkü onlar kendileri gibi düşünmüyordu. Yani, toplum dışına çıkan bir düşünce tarzınız, buluşunuz veya yenilikçi bir yaklaşımınız varsa, toplum sizi anlamak ve kabullenmek yerine hemen cezalandırma yolunu seçiyordu. Belki de kendi konfor alanlarını daraltmamak veya sahip oldukları üstünlüğü başka insanlara kaptırmamak için.


Kim bilir...


İyi de, bizim gibi düşünmeyen veya olmayan diğer insanlara baskı yapma, eziyet etme, zorlama hakkını nereden buluyorduk?


Düşüncelerinin, söylemlerinin yanlış olduğunu belirtmeyi hatta bu konuda ısrarcı olma hakkını hem de toplum adına diyerek nereden alıyorduk? Tarih, eziyet edilen yenilikçi, filozof, bilimle uğraşan, hatta belki de aykırı kabul edilebilecek pek çok insanla dolu olmasına rağmen, klasik zihniyete sahip olan insanlar, her alanda yenilik peşinde koşan insanlara dayanamıyor ve acımasızca onlara saldırıyorlar.


Galileo gibi Lavosier gibi bilim insanlarının yanı sıra yenilikçi düşünceye sahip her kim varsa onları baskıyla yıldırmayı ve diğer insanlara benzetmeye çalışıyoruz. Örneğin; sadece düşünce ve bilim alanında değil edebiyatta da bu zorlama aynen devam ediyor. Türk edebiyat alanında da yazdığı yenilikçi şiirler (Garip akımı) yüzünden eleştiriye uğrayan Orhan Veli gibi, kişiliği yüzünden cezalandırılan Sait Faik gibi. O kadar çoklar ki…


Giordano Bruno; Rönesans felsefesini biçimlendiren önemli kişilerden biri olan İtalyan filozof ve gökbilimci. Yaşadığı pek çok yerde dinsizlik ile suçlanmış ve oradan ayrılmak zorunda kalmış. Galileo’nun düşüncelerini benimsemiş ve evrende yaşadığımız dünyamızdan başka pek çok gezegen olduğunu bulmuş. Bu görüşleri nedeniyle, kiliseyle ters düşen Bruno, klasik görüşlerin tersine yenilikçi görüşleri savunduğu için Engizisyon mahkemesinde yargılanmış ve uzun süren hapis hayatının ardından meydanda diri diri yakılarak öldürülmüş. Düşüncelerini savunmaktan vazgeçmemiş, eğer vazgeçecek olursa affedileceği söylenmiş olmasına rağmen, ölmeyi tercih etmiş. Suçu, sadece doğru bildiklerini söylemekten vaz geçmemek olmuş…


Pisagor; antik çağın en önemli filozof ve matematikçilerinden. Ülkesindeki politik baskılardan kaçarak bir başka şehre gelmiş ve orada yenilikçi bir okul kurmuş. Kadınlara da eşit şartlarda çalışma olanağı tanıyan filozofun kurduğu okul, din yobazlarının ve politikacıların cahil halkı galeyana getirmesi sonucunda ateşe verilmiş ve kendisi ile öğrencileri yangında yanarak ölmüşler.

Dünyada bilim konusunda çığır açan Galileo; yine kilise tarafından, klasik düşünceye ters düştüğü için, idam cezasına çarptırılmış. Daha sonra idam cezası, dediklerinden vaz geçmesi koşuluyla ev hapsine çevrilmiş. Onun tek suçu da, düşüncelerini açıklamak ve dünyanın döndüğünü söylemek olmuş.


Newton’da hayatı boyunca baskı ve eleştirilerle boğuşmak zorunda kalmış olan bir başka bilim insanı. Özellikle de bir başka bilim insanı tarafından eserlerini çalmakla suçlanmış, bunun neticesinde altı yıl boyunca bilimle ilişkisini keserek yaşamıştır. Daha sonrasında bir dostu vasıtasıyla yeniden bilime ve araştırmalara dönmüşse de eleştiriler susmamış ve ağır bir bunalıma girmiş, daha sonra sağlığına kavuşsa da artık bilimle eski ilgisi kalmamış.


Dünya üzerinde yaşamış en zeki insanlardan biri olarak kabul edilen, buluşlarıyla çığır açan Tesla’da ne yazık ki çok fazla haksızlığa maruz kalmış ve bunlarla mücadele etmiş. Tesla için tasarladığı bir makineyi ve makinede yer alan bütün parçaları önce zihninde tasarlayarak makineyi önce hayalinde canlandırdığını, sonrasında çizimlerini yaptığını söylerler. Yaşadığı olaylardan sonra kendi içine kapanan Tesla, ne yazık ki kaldığı bir otel odasında beş parasız bir şekilde ölmüş.


Darwin, bugün bu saat hala eleştiriye maruz kalan bilim insanlarından biri. Uzun süre fikrini sapkınlık olarak nitelendireceklerini düşünerek kimseyle paylaşmaya cesaret edememiş. Türlerin Kökeni adlı kitabını yayınlayabilmek için uzun zaman beklemiş. Evrim Teorisiyle dünyada çığır açan Darwin, bu teorisiyle bazıları tarafından hala eleştirilmekte ve kendisiyle dalga geçilmeye çalışılmaktadır.


Lavoisier, kimya bilimini reddeden yobazları gösterip, "Bu kelleler bir işe yaramaz" dediği için tutuklanmış ve giyotin ile öldürülmüş. Ancak hayatını bilime adamış bu adamın, ölüme giderken bile insanlığa hizmet etmeyi düşündüğünü ve idamından önce matematikçi Lagrange'i çağırarak, "Kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam; insanın kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam etmektedir." demiş olduğu anlatılır. Giyotinle ölümü gerçekleştikten sonra Lagrange; “Lavoisier'in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir. Ama o yobaz kafalar, asırlarca karanlıkta sürünecek, insanlığı da süründürecekler...” demiş.


Socrates, yıllar boyunca etrafındaki gençlere öğretmenlik yapmış, onların düşünmelerini sağlamış. Bu durum bir süre sonra o devirdeki iktidarın dikkatini çekmiş ve Atinalı gençlerin aklını karıştırmakla suçlanarak, mahkemeye çıkarılmış. Sokrates, söylediklerinin arkasında durarak efsanevi bir konuşma yapmış ve bu konuşma tarihe “Socrates’in Savunması” olarak geçmiş. Buna dayanamayan iktidar, kendisine baldıran otu zehiri içirerek idam etmiş.


Avrupa’da kan dolaşımını inceleyen ilk bilim insanı olan Michael Servetus, hıristıyanlığın özüne dönmesi gerektiğini savunan bir kitap yazmış ve başına geleceklerden korktuğu için kitabını başka bir isimle bastırmış ama güvendiği bir arkadaşı tarafından gerçek kimliği ortaya çıkarılmış ve diri diri yakılarak hayatına son verilmiş.

En ünlü filozoflardan olan Aristoteles de bu dar düşünce kalıplarına sahip diğer insanlar tarafından suçlanmış ve dine saygısızlık yaptığı ile ilgili suçlamalar getirilmiş ve yaşadığı şehri terk etmek zorunda kalmış.


Ne yazık ki günümüzde, medeniyet bu kadar gelişmişken bile, kendi soyumuzdan gelen pek çok insana sadece farklı düşünüyorlar diye hala baskı yapılıyor, bizim gibi düşünmeleri için cezalandırılıyor, dışlanıyorlar hatta daha da ileri giderek bazen hayatlarına son veriyor, bazen de son vermelerine neden olunuyor. Hiç durmuyoruz, hiç…


Yapay zekanın, robotların, teknolojinin ve iletişimin bu kadar hızlandığı bir dönemde yaşarken, sadece düşünce tarzlarından ötürü insanlara yapılan eziyetlere tahammül edemiyorum.


Eski kuşaklar, bazen klasik dönemlerin yaşantılarına göz kırparken, gençlerin ve özellikle “Z” kuşağının zorbalığı bitireceğine, farklı bir bakış açısıyla yepyeni özgür bir dünya veya dünyalar kuracaklarına inanmak istiyorum…

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER