Atom Bombası

Nihayet dün üzerinde bu kadar konuşulan filmi Oppenheimer'ı izleme fırsatım oldu. Konuşulanlara değer miydi derseniz, bence kocaman bir “evet”. İki film uzunluğunda, daha ziyade diyaloglarla ve kapalı mekanlarda geçen bir film, başkalarını bilmem ama benim ilgimi hiç azaltmadan, hatta perdeye kilitleyerek seyrettirdi.


Atom bombasının patlaması sonrası olan içler acısı olayları, ölenleri, yaralıları ve kaybedilen nesilleri hepimiz biliyoruz. Film, bu konulara değil de daha ziyade bombanın yapım aşamasına ve sonrasında Oppenheimer’a reva görülen muameleye odaklanmış. Bomba patlayınca neler olduğunu biliyoruz ama o korkunç görüntüleri vermemiş yönetmen.


Filmi seyrederken, dahi insanların aslında ne kadar yalnız olduklarını düşünüyor insan. Sıradan bir insan olmak daha mı iyi diyorsun ister istemez.

Aynı dönemlerde yaşayan bu kadar değerli Einstein gibi, Heisenberg gibi, Neils Bohr gibi ve daha pek çok ünlü fizikçi, Manhattan Projesi, çölün ortasında yapılan neredeyse bir kasaba…


Sanskritçe bilen bir fizik alimi… Ben bugüne kadar Sanskritçe bilen bir Ecevit’i duymuştum. İkincisi Oppenheimer oldu. Şiire düşkün bir fizikçi. Hele Sanskirtçe’den çevirerek okuduğu birkaç satır… “Şimdi ben ölüm oldum, dünyaların yok edicisi.”

Film, belli yerlerinde insana sürekli kendini sorgulatıyor. Düşünüyorsunuz… “Ben olsaydım onun yerinde yapar mıydım?”


O kadar çok şey yazabilirim ki film hakkında. Ama gidip görmenizi ve kendinizin yorumlamasını tavsiye ederim. Bence yakın zamanımızı ve bir bilim insanının nasıl kullanıldığını gösteren bir baş yapıt olmuş…


Teşekkürler Nolan…

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER