Bezik oyununu bilir misiniz? İki kişi arasında marköz adı verilen aldığınız puanları belirttiğiniz aparat ve 4 deste kağıdın 9' dan küçük kağıtları çıkartılarak oynanan bir oyundur.
Babamla oynadığım oyunlara başlarken önce satrancı anlatmalıyım. Henüz 8 yaşlarındayken dedem tarafından oyularak yapılmış satranç takımında satranç oynamayı öğretmişti bana.
Sık sık oynardık. Önceleri, bir kale bir at ve bir fil çıkardı hatta bazen vezirini de çıkardı ve ben yine de yenilirdim babama karşı. Babam, amcam ve dedem hepsi iyi oynarlarmış satrancı. Amcam kuzenim Cem' le birlikte, babam da benimle birlikte oynardı. Daha sonraki yıllarda bende yavaş yavaş öğrenmeye başlamıştım. Artık bana sadece kale çıkarak oyun oynamaya başlamıştık. Bir sürede kale eksiğine rağmen babam yine beni yenmeye devam etti. Bir gün, onu yenmeyi başardım. Artık hiç bir taşını çıkartmadan oyun oynamaya başladık.
O yıllar ne kadar güzel yıllarmış. babam oyunu konuşarak oynardı.
"Hı hımm" demesini hala duyuyorum sanki kulaklarımda.
Karşısındakini kızdırmak içinde yüksek sesle konuşur, ıslık çalar ve hep neşeyle oynardı. Ah babam ah, ne saatler geçirmiştik beraberce ve ne oyunlar öğretmiştin bana... Şimdilerde hiç satranç oynamıyorum artık. O günler seninle beraber geçirilen saatler olduğu için güzeldi.
Bir akşam babam elinde bir paketle geldi. "Aç bakalım" dedi bana, açtım içinden 2 deste özel kağıt ve bezik marközleri çıktı. O akşam halama ve bana bu oyunu öğretmeye başladı. Biraz karışık bir oyun olarak gelmişti bize. Biz bu oyunu genellikle babam, halam ve ben oynadık. Oyun, aslında iki kişilik bir oyun olmasına rağmen, babam yenilen kalksın, diğeri yerine otursun diye bir garip oyun şekli başlattı ve genelde babam hiç yerinde kalkmadan, halam ve ben sürekli yer değiştirerek çok zevkle oyun oynamaya başladık.
Babam, satrançta olduğu gibi, yine konuşarak oyun oynamaktan hiç vazgeçmedi. O kağıt beklerken beklediği kağıt bana gelmiş ve sayılar peş peşe gelmeye başlamışsa,
"Biz Allah Allah diyoruz, yağmur Aladağ' a yağıyor. " derdi.
Bu oyunu yıllarca beraber oynadık. Ne zamana kadar? Babam artık iyice yaşlanıp da yenilmekten hoşlanmamaya başladığı zamana kadar. Bir gün, benim elim çok iyi ve üst üste sürekli kazanmaya başlamıştım.
Bir ara babamın yüzüne baktığımda çok üzgün olduğunu gördüm ve hemen yanlış kağıtlar atarak yenilmeye başladım. O günden sonra, halam da, ben de babamı çok fazla yenmedik. Bugün, dolabı karıştırırken bezik kağıtları ve bezik marközleri elime geçti. Bir an durdum ve eski günleri sanki yeniden yaşamaya başladım. Orta masaya örtü serilmiş, babam ve ben karşılıklı bezik oynuyoruz gibi geldi. Oyun oynadığımız günlerde birbirimize söylediğimiz ve evrende bir yerlerde asılı kalmış sözler canlandılar sanki:
-Vido çektim.
-Al o zaman benden de 2. vido.
-Rubikonu kesmem lazım.
-Şimdi dön bakalım aldığın eli.
-Ne çabuk açtın 250 yi...
-Bir dahaki oyunda sanvardı vidoyla başlayacağım
.
-Koz yine mi sinek, aman hiç sevmem.
-500' ün parçası gitti...
Bu oyunu ailede pek çok kişiye öğrettim, bilenlerle oynadım ama hiç birinden babamla birlikte oynadığım oyunlar kadar zevk alamadım.
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL
Her hakkı saklıdır © betuleren.net