Dünden beri içimi kaplayan üzüntü bir türlü geçmek bilmiyor. Bütün bunlara izlediğim bir belgesel sebep oldu desem, inanır mıydınız? Valla, gerçek bu!
Benim çok sevdiğim bir bilim insanı var ve onun her birini izlemekten çok zevk aldığım bir kanalı. Adı mı? “Evrim Ağacı”. Programları hazırlayan da Çağrı Mert Bakırcı. Belki bir çoğunuz biliyorsunuzdur onu da, kanalını da. İyi de dün ne oldu derseniz, işte onu anlatmam gerek.
Program “Solucan Delikleri” hakkındaydı. Hani bizlerin evrenler arası gezmeler yapmamızı sağlayacak aslında var olduklarını bildiğimiz ama, göremediğimiz şu meşhur “Solucan Delikleri”. Beni asıl sarsan ise neydi biliyor musunuz? Bizim galaksimizdeki en büyük hızın ışık hızı olması. Hani bir türlü ulaşamadığımız, saniyede 300 bin kilometre yol almamızı sağlayan meşhur hız. Bizler bu galakside olduğumuz sürece ulaşabileceğimiz “maksimum” hızımız bu kadar. Daha fazlası yok. Belki başka evrenlerin hızları farklı olabilir, daha hızlı veya daha yavaş. Bizim hızımız bu… Kısaca bu yasa bu. Yani bir anlamda da kısıt. Neden kısıt derseniz, biz insanlar, çok ilerlemiş medeniyetler kurma peşindeyiz ya, şimdilik uzayın 93 milyar ışık yılı kadar bir büyüklüğü olduğunu biliyoruz ya…
Bu kadar geniş bir uzay boşluğunda bu hız nedir ki? Yavaş, çok ama çok yavaş…
Işık hızına ulaşabilseydik bile;
Dünyanın etrafını 7.5 saniyede dolanırdık.
Ay’a ulaşmamız 1.3 dakika sürerdi.
Mars’a ulaşmamız 20 dakika, Pluton’a ulaşmamız 7 saat sürerdi.
En yakın yıldıza yani Alfha Centauri’ye gitmek ne kadar sürerdi derseniz, 4.5 yıl;
Ya en yakın galaksiye yani Andromeda’ya gitmeye kalkışsak 2.5 milyon yıl sürerdi!
Şu anda bu hıza ulaşmak bile bizler için hayal!
O halde?
Biz bu gezegende, Samanyolu galaksisinin içinde bulunan milyonlarca yıldız kümesinden biri olan Güneş sisteminin, Dünya adlı gezegeninde hapsolmuşuz da farkında değiliz.
Ancak hayallerimizde gidebiliriz uzaklara, çok uzaklara. Gezegenler arası geziler falan biz bunları anca bilimkurgu filmlerinde, kitaplarında veya dizilerinde görebiliriz.
Ne zaman gidebiliriz derseniz, anlaşılan daha çok uzun zaman var. Bir gün birileri Solucan Delikleri’ni ve marifetlerini bulurlarsa, o başka tabii… Bir gezegene hapsolmak hiç hoşuma gitmedi. Sanırım sizler de bu durumdan rahatsız olmuşsunuzdur.
Bu dünyaya, yani dünyamıza çok iyi bakmalıyız. Gerçekten gidecek başka yerimiz yokmuş yahu…
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL
Her hakkı saklıdır © betuleren.net