Bu yazı, benimle aynı dönemi yaşayan tüm kadınlara ithaf edilmiştir...
Bu yıllarda 60 ve 70 yaşlarını süren nineler var ya, onlar bir başka! Hiç bizim ninelerimize benzemiyorlar. Pek çoğu en azından lise mezunu. Hatta içlerindeki üniversite mezunu sayısı azımsanmayacak kadar fazla.
İçlerinde her meslekten olanlar var. Doktorlar, mühendisler, profesörler, sanatçılar, öğretmenler, yazarlar, gazeteciler, aklınıza hangi meslek gelirse... Çalışma hayatları olmuş, iş arkadaşları olmuş, yaşama bir başka pencereden bakıyorlar. Okuyorlar, araştırıyorlar, hobileri var. Kimi resim yapıyor, kimi yazıyor, kimi geziyor.
Aralarında torun bakanlar da var, “Ben sizi yardım almadan büyüttüm. Siz de başınızın çaresine bakın,” diyenler de. Takip ettikleri kişiler, yazarlar, filmler de var. Bayılarak izledikleri tiyatro eserleri de. Hatta sadece tiyatro izlemekle kalmıyorlar. Bazıları tiyatro sahnelerine oyuncu olarak çıkıyorlar. Ya da bazıları korolara çıkıp şarkılar söylüyorlar. Opera da dinliyorlar, saz eserlerini de.
Birlikte olmanın, yaşıtlarıyla bir arada olmanın tadını çıkartıyorlar. İlk aşklarına aşık olup evlenenler de var, çoktan o evlilikleri dürüp büküp kenara koyup şimdilerde yeniden aşık olanlar da.
Birbirleriyle asla kavga etmeden, karşısındakilere saygı duyarak her konuda tartışıyorlar, fikirlerini sonuna kadar hiç engel tanımadan savunuyorlar, mücadeleden kaçmıyorlar. İnandırıcı savları var. Hiç beklenmeyen bir anda bir espri patlatarak mizahın en güzelini yaratıyorlar.
Sosyal medyada da aktifler bu nineler. Her platformda kendilerine rastlayabilirsiniz. Yeni yeni arkadaşlar ediniyorlar. Takipçileri de çok. Kendilerine ait web siteleri olanlar mı ararsın, sosyal medyada sayfaları olanlar mı, hepsinde varlar. Müthişler…
Siyasete meraklı olanlar, bazı platformlarda başlarını derde sokmayacak seviyede eleştiriler yapıyorlar. Neyin ceza alabileceğini iyi biliyorlar. Korkusuzlar da aynı zamanda. Çünkü bunların gençlik zamanları 68 ve 78 kuşağına dayanıyor. O zamanların heyecanlı ve direnen gençleri şimdilerin müthiş nineleri oldular ve nasıl mutlu olabileceklerini de biliyorlar.
Bu ninelerin çocukları annelerinin değişimlerini gözleriyle gördüler ve yaşadılar. İlk kot pantolonları bu nesiller giydi. Hatta ilk parkaları, ilk anorakları, ilk hush puppileri de… Sadece onlarla kalmadılar hele o mini etekleri giyen genç kızlar, kadınlar, ilk defa arkadaşları ile birlikte geceleri dışarı çıkanlar, yalnız başına içki içenler, Taksim’de, İstiklal’ de dolaşanlar da bunlardı.
Erkek arkadaşları oldu hepsinin. Sadece sevgili olarak değil, gerçek arkadaşlığın tadına vardılar. Birbirlerini sevdiler, korudular ve kolladılar. Bir kısmı işkencelere de maruz kaldılar. Zor yıllar da yaşadılar, mutsuz da oldular ama sonunda, dimdik ayağa kalkmayı bildiler.
Onlar mucize bir nesildi. Her ne kadar aileleri onları pek anlamasalar da onlar kendilerini hayata kabul ettirmeyi başardılar. Bakışlarında asla solmayan hep muzip bir bakış vardı. Saçları genelde uzun, düz ve ortadan ayrılmış, yüzlerinde çok hafif, varla yok arası bir makyaj, gözlük takanların gözlerinde kemik yerine tel çerçeveli gözlükler, mini süveterler, çorap çizmeler…
Pek çoğu en azından bir yürüyüşte yumrukları havada yürümüştü. Bağırmışlardı sloganlarını seslerinin çıktığı kadar... İçlerinde Marx’ı bilmeyen pek yoktu. Ya da Nazım Hikmet’in şiirlerini… Gitar çaldıklarını, birlikte şarkılar söylediklerini görürdünüz üçü beşi bir araya gelince. Zamanın şarkıları, zamanın türküleri, hatta saz çalanları da vardı. Dünyayı merak ediyorlardı. Evreni merak ediyorlardı. Birbirlerine bilinçlenmelerini artıracak kitaplar öneriyorlardı. İçlerinde zengin fakir ayrımı yapmadan dost olmayı bilmişlerdi hepsi. Kıskançlık mı? Ben çok rastlamadım. Çünkü ben de onlardan biriydim. Birbirlerinin sevgilisine göz dikmediler hiç birisi.
Özgürlük… Ah o özgürlük… Dillerine pelesenk olmuştu. Hepsi özgür olmak istiyordu. Sadece kendilerinin değil, herkesin, ülkelerinin, ülkelerinde yaşayan her canlının…
İnsanlara saygılıydılar. Küçüklere şefkatle yaklaşırlardı, herkes birinin elinden tutmayı önemserdi. Hiçbir karşılık beklemeden ders çalıştırırlardı mahalledeki çocukları. Ayşe Teyzenin, Fatma Teyzenin fileleri taşınırdı yolda karşılaşılırsa. Şimdilerde 65 yaş üstü diye küçük görülen, neredeyse toplu taşımada bedava gidip geliyorlar diye “evlerinde otursunlar artık,” denilen o insanlar, bilgi ve saygı yönünden şimdiki gençlere taş çıkartırlardı. Bu nineler, çocuklarını serbest bırakmayı seçtiler. Hep istedikleri, kendileri için bir “ütopya” olan özgürlüğü onların yaşamasını istediler ve öyle de davrandılar.
Yemeklerini de pişirdiler, ev işlerini de yaptılar, gezmelerini de gezdiler, iş hayatında da boy gösterdiler, kendi yetişemedikleri işlere yardımcı da tuttular, Bakımlı olmayı, kuaförlerini hiç ihmal etmediler. Giysileri yerine ve zamanına göre her zaman şıktı, güzeldi. Çocuklarının her ihtiyacında yanlarında bulundular, okullarına da koşturdular, sporlarına da. Pek çoğunun evi de oldu, arabası da… Minnet duymadan, kimseye muhtaç olmadan yaşamayı ve yaşlanmayı başardılar.
Bu arada aşk da oldu hayatlarında. Aşık oldukları insanları ölesiye sevdiler, her davranışını hoş gördüler. Kusurlarını görmezden geldiler. Sevgileri kutsaldı, sevgileri eşsizdi, hatta erişilmezdi.
Çalışma hayatında hep başarılı olmayı seçtiler. Ne olursa olsun, başarı onların olsun istediler ama karşılarındakini ezmeden ve yıpratmadan. Onların savaşı var mıydı? Evet, ama bu savaş, sadece kendileriyle yaptıkları mükemmele doğru bir yolculuktu.
Bu nineler bilgisayar kullanmayı da internette sörf yapmayı da çok iyi bildiler. Hatta bazı programların devreye alınmasının öncülüğünü de yaptılar. Sanal alışverişi de bildiler, pazardan alışverişi de. Kendi ninelerine de annelerine de benzemeyi reddettiler. Tek bir hedefleri vardı. Asla onlar gibi olmayacaklardı. Modern, girişimci, her işe yetebilen insanlar olabilmekti amaçları. Zamanın ilerisine geçmek, iz bırakmak istiyorlardı. Başarılı oldular mı derseniz, bence oldular da…
Cumhuriyetin ilk meyveleriydi onlar. Şimdilerde ise bunlara “DİNOZOR” diyorlar. Sahi acaba kimmiş bu dinozorlar?
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL
Her hakkı saklıdır © betuleren.net