Cumhuriyet ve Bizlere Kazandırdıkları

Cumhuriyetimizin kuruluş günü yaklaşırken, Mustafa Kemal’in aklına ilk cumhuriyet fikrinin nereden geldiğini düşündüm. Cumhuriyet fikri, insanların bireysel olarak değil, birlikte hareket etmesi gerektiğinden ortaya çıkmıştı. Büyük bir imparatorluğun kalıntılarından kurulan genç cumhuriyetimiz o kadar kısa zamanda öyle yükselmişti ki…


Bir kadın olarak, bugünkü haklarımı bana sağlayan Cumhuriyetle, o yıllarda, o idealist insanlarla birlikte yürümek isterdim. İmparatorluk yıllarında kadının esamesi bile okunmuyor. Hani diyorlar ya, harf devrimi yapılarak ülkenin okur yazar oranı birdenbire sıfırlandı. Oysa, o devirlerde okuma yazma bilen oranı o kadar azmış ki… Sinan Meydan’ın bildirdiğine göre; harf devrimi öncesinde resmi verilere göre, okur yazar oranı yüzde 10, hatta belki daha da altında bir oran. Kız çocuklarının okuma yazma oranı kim bilir kaç…


Ben, cumhuriyeti özümsemiş ve benimsemiş bir ailede büyüdüm. Benim için okumak, o kadar doğaldı ki… İlkokul, ortaokul ve lise çabucak bittikten sonra, üniversiteye gitmemeyi düşünmemiştim bile. Bugün ne kazandıysam bana cumhuriyet sağladı. Yani Atatürk… O büyük kalkınma hamlesi sırasında, onlarla beraber yürümeyi, o heyecanı ve ilerlemenin tüm adımlarını onlarla birlikte atmak mümkün olsaydı keşke… O bir devrimdi. Belki de son devrim. Artık böylesi bir daha yaşanmaz. Öyle çelik gibi halatlarla bağlamışlar ki cumhuriyetin temellerini, hala bunca yıl sonra temellerinde en ufak bir yıpranma yok. Her devirde, yapılanları örselemek isteyenler olabilir. Olmuştur da… Yine de sağlam, yine de sapasağlam…


Elimden geldiğince okumaya ve anlamaya çalışıyorum o yılları. Babamın bazı sözleri hiç aklımdan çıkmıyor. “Kızım, biz bir toplu iğneyi bile yapamıyorduk. Bak, sen bir elektronik fabrikasında çalışıyorsun…” derdi bana. Oysa, kendisi ve amcam, öğrencilik yıllarında Kayseri’deki uçak fabrikasında çalışmışlardı. Bu, nasıl bir vizyondu… Mustafa Kemal, o kısacık ömründe neyi eksik bırakmış diye düşündüğümde hiçbir şey bulamıyorum. Gurur duyduğum bir lider, kadınlara gereken değeri veren bir lider, okumanın önemini, strateji kurmayı, o strateji etrafında halkını örgütlemeyi, kenetlemeyi ve top yekun hareket ettirebilmeyi sağlamış bir lider… Değerleri var, hiç vaz geçmemiş, taviz vermemiş… Dış dünyaya karşı “Bana yeniden çizmelerimi giydirmesinler…” diyecek kadar gözü pek bir asker, bir devlet adamı, bir yenilikçi… Savaşmadan Hatay’ı ülkesine katacak kadar mahir, “Köylü bu milletin efendisidir…” diyerek tarım ve hayvancılığa gereken önemi veren, bozkırın ortasında muhteşem bir şehir yaratan, meclis konuşmalarında her sözüne “Efendiler…” diyerek başlayacak kadar vakur ve kibar, “Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…” diyecek kadar eğitime ve öğretmenlere değer veren, yurt dışına devlet tarafından okumaya gönderdiği her daldan mühendislere “Ben sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, sizler bir ateş olarak geri geleceksiniz…” diyebilen, kendi gençlerinin en iyi eğitimi almalarını ve ülkelerini kalkındırmalarını isteyen bir lider… Yıllar sonra, Mao’yu anlatan bir makalede okumuştum. Mao, Atatürk’ün gençleri en iyi yurt dışı okullara göndermesinden çok etkilenmiş ve aynısını kendisi de uygulamış…


Meclis konuşmalarının her biri bir iletişim dersi olarak okutulabilir. Öyle kıvrak bir zekayla yapılmış ki bütün konuşmaları, eninde sonunda meclisi kendi tarafına çekmeyi başarabilmiş…


Varsayalım ki Mustafa Kemal gibi bir lider çıkartamadık, Kurtuluş Savaşı’ımızı yapamadık, Cumhuriyet’i ilan edemedik… Ülkemiz Sevr ile parçalanmış ve bölünmüş, bize ait hiçbir şey kalmamış, saltanatta hala devam ediyor… Ya da başka ülkelerin hükümranlığı altındayız. Kadınlar bugünkü haklarına kavuşamamışlar… İster miydiniz? Ya da ister miydik?


Binlerce kere “Hayır…” değil mi?


Kendimize dürüstçe şu soruyu soralım ve cevabını verelim:


“Cumhuriyetle yönetilen bir ülkede doğmaktan, onun şemsiyesi altında yaşamaktan mutlu musunuz?”


Ben bu soruya, “Binlerce kez EVET” diyerek cevap veriyorum. Ya sizler?


O halde, bizlere düşen, daha ileri, O’nun bizden istediği gibi ülkemizi “Muasır medeniyetler” seviyesine çıkarmak için daha ne bekliyoruz?

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER