Erguvan Zamanı

Beni tanıyanlar bilirler, benim için her yıl özlemle beklenilen “Erguvan Zamanı” özeldir. O mevsim geldiğinde, Anadolu Kavağına kadar şehir hatlarının klasik vapurlarıyla, aile üyeleriyle veya arkadaşlarımla, çok uzun yıllardır gelenekselleşen bir Boğaz gezisi yapılır. Genellikle 23 Nisan civarı tercih edilir ki hem erguvanlar artık iyice açmış olsunlar, hem de hava biraz daha ısınmış olsun.


Her yıl nisan ayının sonlarına doğru açan ve mayıs ayında bizi terk eden görkemli bir şölen sunar Erguvanlar. O güzel ağacın baklagiller familyasından olmasına şaşarım biraz. Baklagiller ve erguvan… Bu kadar narin ve güzel çiçekleri olan bir ağaç, her baharı şenlendiren ve sonrasında o güzelim rengini yeşillere boyayarak bir daha seneye kadar kaybolur ortalardan. İnsan bir ağacı çok sevince, onu başka hiçbir ağaçla kıyaslamak istemiyor.


Neyseki gençlik yıllarımda daha çok Boğaz çevresinde gördüğümüz erguvanlar, şimdilerde şehrin içini de şenlendirmeye başladılar.


Üniversite yıllarımda bir Anadolu yakasına, bir Rumeli yakasına uğrayarak giden ve yolcular tarafından “dilenci vapuru” olarak adlandırılan Boğaz vapuru, şimdilerde kısıtlanmış iskelelerden hızla geçerek son durağı olan Anadolu Kavağına gidiyor.

Ah o Anadolu Kavağı! Ah o güzel, el değmemiş, hala eski günlerini koruyan küçücük, şirin sahil kıyı kasabası!


Babam askerliğini orada yapmış. Belki de o sevdirdi bana bu kadar bu güzel beldeyi. Henüz on iki yaşında falandım. Kalabalık bir aile grubuyla gitmiştik ve bize çevreyi gezdirmişti. O günlerden kalma, eski bir baba dostu gibi bilirim Kavağı.

Amacımız erguvanları görmek, rotamız Anadolu Kavağı olmak üzere kim bilir kaç yıl gittim? Kaç yıl erguvanları seyretmek için, elimde bir bardak ince belli çayla, vapurun arka güvertesinde, sessiz, öylece, huzur içinde bana sunulan güzellikleri seyrettim. Unutmamak için göz bebeklerimin derinliklerine yerleştirdim o renk cümbüşünü…

Bana İstanbul’u tanıtır mısın deseler, herhalde önce İstiklal Caddesi, Sultanahmet, Kapalı Çarşı ile beraber, Erguvan Zamanı Boğaz'ı görmediysen, hiçbir şey yaşayamamışsın derdim.


İki yıldır pandemi nedeniyle evlerimizde bu güzelliklerden yoksunuz. Oysa İstanbul, tüm doğal güzellikleri ile beraber, erguvanları coşturarak, çığlıklar atarak bizleri çağırıyor.


Umutlarımın kulağına fısıldadım. “Gelecek bahar buluşmaya ne dersiniz?” dedim. Bekleyecekler, biliyorum…

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER