Bir kaç gün önce yıllarca çalıştığım şirketin önünden geçerken birdenbire şimdilerde kimsesiz ve sessiz kalmış binalardan yansıyan replikleri galiba sadece ben duydum.
Derler ki konuşulan hiç bir şey aslında kaybolmaz ve bir yerlerde asılı olarak kalırmış. Sonsuza kadar...
Arkadaşlarımın gülüşlerini, endişelerini, heyecanlarını gördüm, duydum. Sanki o duvarların, o çamların arasından bana seslenenler oldu. Bazılarında hüzün, bazılarında neşe vardı. O insanlarla birlikte neleri paylaşmadık ki biz... O yıllarda hepimiz gençtik, heveslerimiz ve ideallerimiz vardı. Çalışmayı seven insanlardık. Birbirini kıskananlar, çelme takmak isteyenler, başarıların tamamını kendileri üstlenmek isteyenler oldu. Bugünlerden geriye doğru bakınca, nasıl da çocukça işler yaptığımızı görüyorum. Kayıplarımız oldu, hala birbirini gerçek dostlar olarak sevenlerimiz, arayanlarımız var.
Ağaçların arasından yükselen seslerde öfkesine hakim olamayan, sanki her dakika kan gövdeyi götürecekmiş gibi kızan insanları da görüyorum. Korkunç sözlerle karşısındakini rencide edenleri de görüyorum. Tüm bunların yanı sıra büyük bir dayanışma da görüyorum. Ah o çamların arasından kulaklarıma dolan repliklerde kimlerin kimlerin sesi yok ki...Büyük başarılara da imza atıldı.
Giderek artan üretim rakamları, gelişen teknolojiye ayak uydurmaya çalışan insanlar, makinalar, üretim parkı...
Çok şey öğrendim o yıllarda ve öğretmeye çalıştım. Örneğin asla birlikte çalıştığım insanlara yüksek sesle konuşmamak gibi, sakin olmaya çalışmak gibi, yeniliklerin peşinden koşmak gibi, dürüst olmak gibi, hatalı olduğumda bunu açık yüreklilikle itiraf etmek gibi...
Bir film şeridi gibi yaşadım, herkesi gördüm, herkesi duydum... Kısacık bir andı, gözlerimi yummak ve geçmiş günlere dönebilmek istedim.
Bir daha yaşar mıyım bilmiyorum ama o replikler, duymasını bilenleri oralarda bekliyorlar...Dinleyin, eminim duyacaksınız...
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL
Her hakkı saklıdır © betuleren.net