Bugünkü yazım, hayatımızda yer alan “keşke’ lerle” ilgili. Eminim hepimizin yaşantısında bazen büyük, bazen de daha küçük keşkelerimiz var. Hepimiz zaman zaman bu cümleyi kurarız:
“Keşke böyle olmasaydı, keşke şunu yapmasaydım”
Umarım herkes için bu keşkelerin sayısı bir kaç taneyi geçmiyordur. Benim de hayatımda böyle bir kaç keşke var.
Liseyi bitirdiğim yıl kazandığım bir yıllık karşılıksız Amerika bursu nedeniyle çok sevinçliydim. Yurt dışına gitmek, orada eğitim almak fikri hep hayallerimi süslemekteydi. Büyük umutlar ülkesi Amerika’ya gidecek, bir ailenin yanında bir yıl kalacak, hem lisan öğrenecek, hem de eğitimime devam edecektim. Bir yıl sürecek bu burs sonrasında tekrar ülkeme dönecek ve eğitimimi kaldığım yerden sürdürecektim. Sevinçten havalara uçuyordum. Çok mutluydum çok. Bu karşılıksız burs, hayatımın akışını da değiştirecek bir hediye idi. Hayaller kuruyordum ve bir yandan da hazırlık yapmaya çalışıyordum. Tüm hayallerim annemin göndermek istememesi ile bitti. Amcam araya girdi, gönderilmemi sağlamaya çalıştı ama annem nuh dedi peygamber demedi babam da annemi ikna edemedi. Benim bütün hayallerim suya düşmüştü. Çok istediğim bir şeyi yapamadım. İleriki yıllarda da zaman zaman annemi hep suçladım.
O günden sonra, hayatımda hangi önemli adımı atmış olursam olayım, aklımın bir köşesinden mutlaka Amerika rüyası geçti. Acaba gitseydim hayatım nasıl şekillenirdi diye düşündüm. İyi veya kötü olur muydu bilmiyorum ama daha sonraları her yurtdışına gideni duyduğumda i çimde bir sızı duydum sanki çok derinliklerde bir yer vardı ve oradaki üzüntü hiç bitmiyordu. Bu olay hayatımdaki ilk “keşke’ydi”.
Bu olaydan yaklaşık olarak 9-10 ay sonra üniversite sınavlarına girdik ve ilk girdiğimiz sınav oldukça iyi geçmesine rağmen, sınav soruları çalındığından bir ay kadar sonra tekrar sınava girmek zorunda kaldım ve bu sınav beklediğim kadar iyi geçmedi. Sonuçlar açıklandığında da çok iyi olmadığını gördüm. O yıllarda ön kayıt ile puanımıza göre kayıt yaptırabildiğimiz okullar vardı. Ben gazetecilik okumak istiyordum ve gittim ön kaydımı o okula yaptırdım. Dayımın hiç beklenmedik bir şekilde elim bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldığı gün, benim kesin kayıt yaptırmam için son günmüş. Ben bunu bilmediğim için gidemedim ve kaydımı yaptıramadım. Gazetecilik okumayı beklerken İktisadi Ticari İlimlere kesin kayıt yaptırmak zorunda kaldım. Hiç sevmediğim bir okul, sevmediğim dersler ve ortam olunca yeniden sınava girmeye karar verdim. Dersaneye devam ettim ve çok iyi hazırlandım. Gerçekten de çok iyi geçti ve çok yüksek bir puanla bu sefer ilk tercihim olan teknik üniversiteyi, elektronik ve haberleşme bölümünü kazandım. Bu sınav sonucu önceleri çok mutluydum, öyle ya çok iyi bir puanla çok iyi bir okulu kazanmıştım. Aradan yıllar geçikçe, aslında istediğim okulu ve mesleği değil de neden teknik bir dalı yazdığım ile ilgili keşkeler başladı.
Daha sonraları, iyi bir işim ve oldukça iyi kazancım o lmasına rağmen hep keşkelerim de oldu. Keşke dedim keşke gazeteciliği kazanmış olsaydım. Gazeteci olsaydım. Hep bir köşe yazarı olabilmeyi hayal ederdim. Olur muydum olmaz mıydım bilemem ama en azından denerdim. Neyse, bu da hayatımdaki ikinci büyük. keşke olmuştu.
Okul bitti, evlendim ama hala içimdeki dışarı gitme arzusu sönmemişti. İlk fırsatta kaçmayı düşünüyordum. Artık yalnız da değildim ve eşimle beraber, henüz 25 yaşındayken dışarılara gidebilirdik. Yeni ufuklar, yeni ülkeler ve yeni insanlar. Eşimin serbest göçmen olması nedeniyle, Kanada konsolosluğuna yapığımız başvuru sonuçlandı ve bize serbest göçmen olmak üzere hak tanındı. Artık çok uzun süredir hayal ettiğimiz kağıtlar elimizdeydi ve gidebilirdik uzaklara. Her ikimiz de çok sevinmiştik ama ailelerimizin bize ihtiyacı vardı. Gidersek onlar hem yalnız kalacaklar, hem de biz onlara yardım edemeyecektik. İkimiz de birbirimize bakıp, sessizce aynı konuda anlaştık ve kağıtları yırttık. Kağıtları yırtarken aslında kendi umutlarımızı ve beklentilerimizi de çöpe atıyorduk. İster istemez gözlerim buğulanıvermişti ama o anda yaptığımız hareket en doğru gibi gelmişti ikimize de. Bu da hayatımdaki üçüncü keşke oluverdi.
Yıllar geçip, orta yaşın sınırlarında yaşlılığa doğru adımlara başladığım şu yıllarda, hayatımdaki keşkeler de benimle beraber beni takip ederek yaşlandılar. Zaman zaman hep aklıma geldiler ve yapabilseydim, gerçekleştirebilseydim hayatımın nasıl olacağın hep düşündüm.
Yaşantım boyunca başka küçük keşkelerim de oldu ama bu üçü içlerinde en önemlileri ve hayatımın akışını radikal şekilde değiştirebilecek olanlardı.
Hayatınızda az sayıda keşke olması için;
Ne istediğinize iyice karar vermeden seçiminizi yapmayın.
Başkalarının dediklerine çok fazla önem vererek yaşamayın.
Kendi beklentilerinize karşılık gelecek seçimleri yapmaya çalışın.
Böylece, yaşlandığınız ve geriye baktığınızda az sayıda keşkeniz olsun ve göğsünüz gererek “ başıma ne geldiyse hepsi iyi ve kötüsüyle benim eserim oldu” deyin.
Sizler içinde, hayatınızda az sayıda keşkenin olmasını, olanlarında, küçücük minicik keşkeler olmasını dilerim.
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL
Her hakkı saklıdır © betuleren.net