Kendi İçine Bakmak

Bugün bir diziyi izlerken “kendi içine bak” repliği kulağıma çalındı. Birdenbire durdum. Çok etkilenmiştim. Ne demekti bu? Kendi içine bakmak…. Nasıl bakacaktım ki kendi içime? Ya da nasıl bakmalıydım? Bakabilenler nasıl bakıyorlardı? Ürkmüştüm sanki biraz.


Sanki Pandora’nın kutusu açılacaktı ve bazı yaşanmamışlıklar bir daha zihnimin derinliklerine gitmemek üzere su yüzüne çıkacaklardı. İstiyor muydum peki bunu? İsteksiz bir halde gözlerimi kapadım. Kollarımı masama dayadım. Başımı iki elimin arasına aldım. Gözlerimi kapadım. Merakla bekliyordum zannediyordum ki sanki bir fırtına çıkacaktı ve beni bu dünyadan alıp götürecekti geçmişime. Önce hiç bir hareket olmadı içimde sonra yavaş yavaş bir sis bulutu gelmeye başladı üzerime doğru. Garip, gri, kasvetli, çok az pembelik olan bulutlar… Geldi geldi ve etrafımı sardılar. Sanki karşımda kendim duruyordum. Gülümsedi bana. Garip, mekanik bir sesle sordu bana:


-Hazır mısın?


-Evet.


-Göreceklerin ve yaşayacakların seni sarsabilir ve bir daha asla bugünkü sen olamazsın ama.


-Olsun, olsun. Yorulacağım, üzüleceğim, kırılacağım biliyorum ama bu yolculuğu yaşamak istiyorum.


-Hadi o zaman… Şimdi gözlerini kapa ve tamamen içindeki sen’ e yoğunlaş.


-Sen?


-Ben sadece seni izleyeceğim ve bugünkü yolculuğunu seninle birlikte yapacağım. Hiç bir şeye karışmadan sadece izleyerek…


-Tamam. Başlıyorum o halde.


Yavaşça gözlerimi kapadım. Derin bir nefes aldım ve içimdeki ben’e odaklanmaya çalıştım. Geçmiş yıllarım sanki ağır ağır geçmeye başladılar gözlerimin önünden. Bugünden başlayarak geriye doğru gidiyordum. Hızla uzaklaşıyordum bugünden. İçime bakarken geçen yıllardan kalan, keşkeler, vah’ lar, gülümsemeler, iyi ki yaşamışımlar, neden böyle yapmışımkileri barındıran pişmanlıklar, bitmek bilmeyen sorular, neden yapmamışımkiler o kadar çok konu üşüştü ki kafama. Offf dedim offf bu yolculuk zor olacak, ama tamamlayabilirsem bu yolculuğu, müthiş bir şey olacak. Bu yolculuğu yaparken bir şey keşfettim. Garip bir şey. Bugün yaşadığım tüm olumsuzluklar, geçmişte yaptığım hatalardan meydana geliyordu. Oysa ben, bunların tamamı için hep başkalarını suçluyordum. Çok sarsıldım. İrkildim hatta. Karşımdaki ben, yavaşça elimi tutup:


-Sakin ol dedi. Bunları yaşayacağını söylemiştim sana.


Keşkelerim, yapamadıklarım, hatalarım hepsi ama hepsi benim seçimlerimdi. Ben yeterince istememiştim ki olmuştu tüm bunlar. Yine bir ürperme dolaştı bütün vücudumda. Korkmaya başladım. Her şeyin altından ben çıkıyordum. Ben, ben, ben… Hani çevrenin etkileri, hani annemin babamın ailemin etkileri, hani çevremin arkadaşlarımın eşimin etkileri? Yoktu aslında bunlar. Giderek derinlere gitmeye başladım. Lise sonda kazandığım bursu, Amerika’ ya gidemediğim için hayatımın ne kadar değiştiğini görmeye başladım. Yine ben, o zamanlar çok istediğimi bildirebilseydim aileme, başka bir hayatta yolculuk yapacaktım şimdi. Paralel evrenlerde farklı seçimimi yaşayan Betül’ler var mıdır acaba diye düşünmeye başladım. Örneğin, hep gazeteci olmak isterken, neden mühendis olmuştum? Kimse beni zorlamamıştı. Benim seçimimdi. İlk tercihimdi. Tercih benimdi. Çok istediğim gazeteciliği seçseydim hayatım nasıl olurdu diye düşündüm bir an. Hayatım çengel bulmaca gibi başka alanlara doğru dallanıp budaklanırdı herhalde…

Yolculuğa devam ettim. İçimdeki ben, bir kere başlamıştı ve durmak bilmiyordu. Sanki her seçimimden sonra, bir akış diyagramı çalışıyor başka bir diyagrama doğru dallanıyordum.


Bu yolculuk böylece devam etti. Yoruldum ve başımı tutacak bile halim kalmadı. Gözlerimin önünden her yaşım, her yaşımda yaptığım seçimler, o devre göre doğru gördüklerimin aslında gelecekte nasıl hatalarım olduğunu gördüm. Bu yolculuğu zaman zaman yapmam gerektiğini oysa benim bu yolculuğu hiç yapmadığım için hatalarımı hatalarıma eklediğimi keşfettim. Sis yavaş yavaş açılıyordu. 60 yaşında, hayata dair önemli bir bulguyu keşfetmiştim.


Yavaş yavaş kendime geldim. Karşımdaki ben, endişeli bakışlarla. bana bakıyordu.


-Bugüne dönmeye hazır mısın? dedi.


-Evet.


-Neler gördün?


-Her şeyi, her şeyi…


-Sonuç?


-Her şeyin sorumlusu benmişim. Gerçekten… Bunu hazmetmem zor olacak. neden bu yolculuğu daha önce yapamadım ki?


-Hiç bir şey için geç değil… Dedi ve kayboldu.


Ben yalnız başıma kaldım. Uyumak istiyordum. Yok, sadece uyumak değil, nefessiz kalana kadar koşmak, deliler gibi gülmek, gözlerimi kanatırcasına ağlamak.


Ertesi gün, daha ertesi gün, daha ertesi gün sadece yaşadıklarımı düşünerek geçti. Bu yolculuğu yaptığıma çok memnun olmaya başlamıştım. En başta, kendimle barışmaya başladım. Artık suçlamalar geride kaldı, üzüntüler, keşkeler geride kaldı. O zamanki seçimlerim öyleydi, sonuçları da böyle olmuştu.


Ben seçmiştim. Hiç kimse değil. BEN!!!

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER