Metro Manzaraları 2

Bugün Küçükyalı’ dan metroyla gelirken, benimle beraber iki yaşlı adam da bindi. Her ikisi de kot pantolon ve spor pabuç giymislerdi. Üzerlerinde montları, kafalarında kasketleri ve en önemlisi, boyunlarinda asili olan fotograf makinalariydi. Gulerek, sakalasarak konusuyorlardi. Her ikisi de eski dosttu, bu belliydi. Konusmalarindan anladigim haftanin iki gunu bulusup, resim cekmek icin yeni yerler kesfediyorlardi. Makinalarini övüyorlardi birbirlerine…


Birisi dedi ki; “ Benim makinami hic bir makinaya değişmem. 16 mpixel. Bu kadar iyi Canon falan alsam en az 50 000 tl vermem gerek. O zamanda profesyonel olmam, fotograftan para kazanmam gerek… Göz ucuyla makinaya baktım. küçük, basit bir Samsung makina.


Digeri dedi ki; ” Peki senin makinanla cekince ne oluyor yani?“ Yine guldu ve hemen makinasında cektigi resimleri gosterdi. Karda Sultanahmet’ e gitmis ve camiyi cekmis, yakinlastirdikca kubbedeki sarkitlar bile görünüyordu. “Ooooo” dedi digeri. “ Peki, baska ne özelliği var? ” Simdi diye soze başladı digeri; “ Ben bu makinayla 200m uzakliktan birini ceksem, goz bebeklerini gorurum… Ben profesyonel değilim biliyorsun, resim çekmenin zevkine vardım. Bir gün, mutlaka bir yerlerde resimlerim yayınlanacak. ” Söylediklerine o kadar inanıyordu ki…


Soyle bir baktim onlara, emekliligin tadini cikaran iki küçük cocuk gibiydiler. Gule oynaya, haftada iki gun hobilerinin pesinden gidiyorlardi. Tatli bir cekisme vardi aralarinda, bir o kadar da dostluk… Keşke dedim, dünyadaki herkes, tüm o yaşlardakiler, daha gençler, hepimizin sorunu o gün ne resim çekeceğimiz olsa…


Hayat ne kadar kolay olurdu. Bugunku duraklari mi? Kadikoy Carsisi’ nda insanlari cekeceklermis…


Kim bilir, belki sizleri de resimlerler…

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER