Metro - Marmaray Anıları

Onları dün akşam da görmüştüm. Kavruk, ezik, kıyafetleri pejmürde ve pis bir adam, bakışlarından acı okunan, üstü başı dökülen, içinde yanan alevi kimseye hissettirmek istemeyen, kıyafetleri pis ve ayakları yalın ayak bir kadın, bir tanesi kucaklarında, biri yeni yürümeye başlamış, biri de dört yaşlarında bir çocuk. Çocuklar pislik içinde, ayakları çıplak ve belli ki açlar.


Dün akşam metroya bindiklerinde gördüm ilk defa. Kadın yığılır gibi yere oturdu. Adam ve çocuklar ise etrafına. Bugün de ağır ağır ayaklarını sürükleyerek geldiler. Çocuk dediğin neşeli olur. Bunlarda derin bir hüzün var. Halinden üniversiteli olduğu anlaşılan bir kız, o küçük çocuğa gülümsedi.


Sanki çocuğun yüzüne güneş doğdu bir anda. Kız ona el salladı, o da ona el salladı. O çocuk bir anda değişiverdi. Kızın yanında oturan yaşlı bir adam ve kadın, çantalarından çıkartıp yiyecek verdiler. Yiyecekleri hemen ağzına atmadı. Götürüp doğru annesine verdi. O zaman adam ve kadın, tekrar sanırım çantalarındaki tüm yiyecekleri onlara verdiler. Anne paylaştırdı üç çocuğa da, öylesine zevkle yediler ki, en lüks lokantadaki yemek bile sanırım bu kadar zevk veremezdi onlara. Ayrılık Çeşmesi’ nde indiler yine, çıplak ayaklarını sürükleyerek, kaybolup gittiler izleyemedim.


Ah güzel çocuklar, bizler evde kat kat olan giysilerimiz, ayakkabılarımız, buzdolabı dolusu yiyeceklerimiz ile yine de bazen mutsuz olarak yaşarken, sizler nasıl bir ders verdiniz yine bizlere…


Umarım bu çocuk, kendi kabuğunu yırtar, umarım bu çocuk bir gün bir birey olmayı başarır. Umarım tüm çocuklar acı çekmekten uzak, güzel bir dünyada yaşar, yaşayabilirler…


Sevgiyle kalın…

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER