Bugün de biraz mutluluğun neler ifade ettiği ile ilgili konuşalım…
Büyük küçük hepimiz, tüm insanlık mutluluk dediğimiz sihirli kelimenin peşinde koşup duruyoruz. Kimimiz buluyor, kimimiz bulamıyor. Yıllarca onu arayan da var, bir anda en büyüğünü yaşayan da…
Mutluluk dediğimiz; acaba sevgi miydi? Yok, bence tam olarak değil… Sevmek, hatta sevebilmek mutlu olmanın yollarından sadece biri. Sevmeden mutlu olan varsa da ben bilmiyorum.
Mutluluk dediğimiz; acaba hayallerin gerçekleşmesi miydi? Yok, bence tam olarak bu da değil. Hayaller değişken olduğundan hepsini yakaladık ve gerçekleştirdik sansak da mutlaka bazıları eksik kalıyordu. Demek ki hayallerin gerçekleşmesi de tam olarak mutlu olmamızı sağlamıyordu.
Mutluluk dediğimiz; acaba güzel bir aile sahibi olmak mıydı? Sevgi dolu bir eş, yüzlerine bakmanın bile mutluluğumuzu artırdığı güzel çocuklar… Mutluluk tam olarak aile ile bağlantılı mıydı? Ya benim hedeflerim, olmasını istediklerim? Onlar olmadan kendimi tam anlamıyla mutlu sayabilir miydim? Demek ki aile de bunu sağlamaya yetmiyordu.
Mutluluk dediğimiz; bol para sahibi olmak, sebepsizce para harcayabilmek, istediğiniz her şeyi sınırsızca yapabilmek olabilir miydi? Parasız olmak mutsuzluğu getiren bir şeydi, bu doğru ama para, bizi tam olarak mutlu etmeye yetmiyordu. O zaman da yalnızlık ve sağlık gibi taleplerimiz oluyordu. Demek ki para da tek başına bunu sağlamaya yetmiyordu.
Mutluluk dediğimiz; sağlıklı olmak olabilir miydi? Evet, sağlıklı olmak gerçekten de önemli bir mutluluk kaynağı olmasına rağmen, sağlıklı olmanın yanı sıra başka bir şeylere daha gereksinim duyuyor insan dediğimiz karmaşık varlık. Demek ki sağlıkta tek başına mutluluğu sağlamaya yetmiyordu.
Mutluluk dediğimiz aynaya her baktığımızda gördüğümüz yüze de vücuda da hayran olmak olabilir miydi? Öyle bir güzellik ki görenin nefesi kesilecek, bir bakan bir daha bakacak… Cebinde metelik yoksa, iyi bir işin, güzel bir ailen, dostların, arkadaşların yoksa bu güzellik ne işe yarardı ki? Demek ki güzellikte tek başına mutluluğu sağlamaya yetmiyordu.
Mutluluğun kaynağını hala bulamadık. O halde mutluluk dediğimiz bu ele avuca sığmaz “şey” neydi? Hepimizin peşinden koştuğu an’lar silsilesi mi? Yoksa bir şimşek gibi çakan ve tıpkı yağmur damlaları gibi hayatın içine karışan yaşamın ön sözleri mi?
Hepimiz için farklı anlamlar taşıyan mutluluk kelimesinin üzerinde biraz daha düşünmeye sanırım gerek var. Her birimiz için mutlu olmak bambaşka anlamlar taşıyor. Benim mutluluklarım başka, sizinkiler bambaşka. O mutlu olduğumuz anlardan aldığımız duygular da bambaşka…
Demek ki mutluluk; hepimiz için farklı anlamlar taşıyor ve beni mutlu eden, başkası için mutsuzluk kaynağı olabiliyor. Hatta bazen, geçmişte yaşadığımız herhangi bir olayın bizi mutu etmesine şaşırıp kalıyoruz. O halde mutluluk aslında değişken bir şey…
Çok baskı altında olduğumuz günümüz dünyasında mutluluk, belki de insanların rahatlamak için birkaç dakikaları olduğunda daha çok hissettikleri bir duygudur. Bu tür bir mutluluk en çok aranan şeydir çünkü bir andan daha uzun sürer. Bu, zaman zaman peşinden uzun zaman koştuğumuz bir şey de olabilir ya da bizden kaçan bir şey de…
Mutluluk dediğimiz aslında duygularımızın bileşkesi gibi sanki. Başkaları bizleri önemsediğinde, sevdiğinde, arzularımızı ve ihtiyaçlarımızı yerine getirdiğinde, herhangi bir olay bizi memnun ettiğinde hissettiğimiz o güzel, hiçbir şeyle değişilmeyen duygudur.
Bizler biraz fazla aç gözlüyüz. Oysa hiçbirimiz mutlulukla doğmayız. Bunun için çaba sarf etmemiz ve mutluluğu yakalamamız gerekli.
Aristoteles, mutluluğun insan yaşamının nihai hedefi olduğuna inanıyordu ve bunun bir ruh hali olduğunu, zenginlik, şöhret veya güç olmadığını söylemişti…
Sonuç olarak, mutlu olmayı istiyorsak, “Ömür boyu mutluluk” kavramını bir kenara atıp, anlık mutluluklarla huzur bulmaya var mısınız?
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL
Her hakkı saklıdır © betuleren.net