Radyo Tiyatroları Vardı Bir Zamanlar

Geçen gün nereden aklıma geldiyse, Youtube’ da arama sekmesine “radyo tiyatrosu” yazdım. Birde baktım ki, ben diyeyim onlarca, siz deyin yüzlerce radyo tiyatrosu nostaljik bir şekilde beni bekliyorlar… Neler yok ki, Agatha Christie’ler, dünya klasikleri, Türk yazarların eserleri… Arada bir bilgisayarda işim varsa, veya mutfakta tabletten açıyorum yeniden ve burnumun direğinde beni yakan bir sızıyla geçmiş güzel günlerimi özleyerek dinliyorum o oyunları.

Bu araştırmayı yaparken aklıma geçmiş güzel günler geldi. Henüz çocuktum. Babamın o güzelim ve kocaman AGA markalı tüplü radyosunda her perşembe akşamı saat 21:00′ de ve daha sonraları Pazar günleri de saat 12:00′ de yayınlanan radyo tiyatrolarını nasıl da heyecanla beklediğimi hatırladım. Hep aynı ses şu sözleri söyleyerek başlardı:


-Radyo tiyatrosu

-XYZ oyunu

Yazan falan filan der ve oyuncuları, oyunda emeği geçen herkesi sıralayarak devam ederdi.

Aklımda çok ilginç olduğu için kalmıştı.

-Efekt: Korkmaz Çakar…

Oyuncular mı? Kimler oynamazdı ki, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Şükran Güngör… Ankara devlet tiyatrosundan, Kerim Afşar, Semih Sergen, İstanbul tiyatrolarından o unutulmaz sesi ile Yıldırım Önal, Gül Vergon daha pek çok değerli tiyatrocu. İçimizi ısıtan aile oyunları, korku oyunları, Agatha Christie’ den cinayetleri çözen o meşhur Hercule Poirot ve Miss Oliver… Neler yoktu ki…

Bazen bir klasik eser bir kaç bölüm halinde verilirdi. Örneğin Tolstoy’ dan Savaş ve Barış, Balzac’ tan Vadideki Zambak gibi.


Radyo dinlemek bir başka güzeldi o yıllarda. Radyoyu dinlerken elinizdeki herhangi bir işi yapabilirdiniz. Örneğin, örgü örebilir, el işinizi yapabilir, yemek yapabilir, ütü ütüleyebilirdiniz. Aile fertleri hep bir arada çıt çıkartmadan, çocuklar bile sessizliklerini koruyarak, bir arada bir şeyler yapabilmenin hazzını yaşayarak geçirilen doyumsuz dakikalardı onlar… Bitmesin isterdim o huzur dolu dakikalar bitmesin… Diksiyonları muhteşem, ağızlarından dökülen her kelimenin hakkını veren sanatçılardı onlar. Şimdilerde radyo tiyatroları hala var mı bilmiyorum Ben rastlamıyorum. Eskiden TRT televizyonunda da çok beğenilen tiyatro oyunları filme çekilerek yayınlanırdı. Örneğin, Nisa Serezli tarafından oynanan Tatlı Kaçıklar gibi… Çocuklar içinde tiyatro oyunları vardı. Adı Çocuk Bahçesi. İki Sene Mektep Tatili, Tom Sawyer’in Maceraları, Gizli Bahçe, Heidi, Polyanna gibi pek çok çocuk klasiği orada tiyatrolaştrılarak verilirdi. Yaklaşık 20 dakika falan sürerdi. O devirde okulların çoğunluğunda sabahçı ve öğleden sonracı olarak okunduğundan bu programlar, hem sabah, hem de akşam üzeri yayınlanırdı. Sadece bu muydu TRT’ nin hizmeti? Hayır, bu kadarla kalmazdı. Ayrıca ev kadınları için yayınlanan yine sabah kuşağında, yine ünlü klasiklerin oyunlaştırıldığı Arkası Yarın kuşakları. Ne klasikler orada Türk Halkıyla buluşurdu. Düzgün Türkçe’ nin konuşulduğu, giriş, gelişmesi, sonu olan, her şeyden önce dünya edebiyatı literatürüne girmiş eserleri dinlerdik. Sadece dünya edebiyatı değil, örneğin Necati Cumalı’ nın Tütün Zamanı adlı kitabını arkası yarın olarak dinlediğimi hatırlıyorum. Muhteşemdi… Türk Yazarlarına da hak tanınan, kalkın kültür seviyesini artırmaya çalışan, çocuklarına güzel şeyler aşılamaya çalışan programlar birer birer yozlaşan kültürümüzle birlikte yok olup gittiler. O devirlerde halkımızın hiç izleyemeceği tiyatrocular, en azından sesleriyle onların evlerine misafir oluyorlar ve onlara güzel vakit geçirtiyorlardı. Örneğin, Rus edebiyatı, örneğin İngiliz edebiyatı, örneğin Fransız edebiyatı ile ilgili eserleri okumuş gibi biliyorlardı. Belki biraz özetti, tasvirler yok oluyordu ama ana hatlarıyla kitabı biliyorlardı.

Tüm bunları yazarken, televizyonun ilk yıllarında o siyah beyaz yıllarda, Levent Kırca ve yanılmıyorsam Köksal Engür tarafından oynanan bir Oyun Treni geliverdi aklıma. Şarkıları bile hala aklımda:


“Bizler Ali Veli makinist

Bunlar vagonlarımız… “

Bu tren Ankara’ dan yola çıkar, her sefer ayrı bir şehrimize giderek o şehri tanıtırdı bize…


O yıllarda, siyah beyaz televizyonumuzda da tek kanal olan radyomuzda da çok güzel programlar vardı. Kültürel anlamda tabii. Daha sonraki yıllarda TRT FM girdi devreye ve bizlerin radyolarında FM kanalları olmadığı için yıllarca dinleyemedik o kanalı.

Nereden başladık nerelere kadar geldik. O eski yıllarda, kültürel açıdan daha güçlüydük. Sabah saat 6:00 da başlayan bir köy programı vardı. Orada da bir Iraz ana karakteri. Her şeyi bilen bilge Anadolu kadını… Onun nezdinde, hangi tohumlar ekilecek, neler toplanacak, fırtına zamanı mı gibi köylülere tarım ve hayvancılık ile ilgili bilgiler verilirdi. O yıllarda Türkiye’ de belki gelir seviyesi bu seviyede değildi ama kültür kesinlikle bu devirdeki kültür seviyesinin bir kaç kat üzerindeydi…

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER