Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar

Uzun bir zamandır bir türlü fırsatını bulup da kendisiyle tanışamadığım bir kitaptı Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yazılmış olan “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”.


İlk baskısı 1961 yılında yapılmış olan roman, okudukça insanı içine çeken garip bir büyüye sahip.


Kahramanımız Hayri İrdal, mütevazı bir ailede dünyaya gelmiş. Doğum gününde dayısı tarafından kendisine hediye edilen saat, onun saatlere merakını giderek artırır. Gençlik yıllarında saat tamircisi Nuri Efendi’nin yanında geçirdiği saatleri hayatının en güzel anıları olarak hatırlar Nuri Efendi’nin yanında geçirdiği zamanlarda hayata bakış açısı da giderek farklılaşmaktadır.


Romanın ilerleyen kısımlarında askerden dönüşünde Abdüsselam Bey’in yanında çalışmaya başlar. Vaktiyle zengin bir adam olan Abdüsselam Bey, borçlar içinde hayatını kaybederken, tüm mirasını da Zehra’ya bırakmıştır. Yaşanan olaylar birbiri üzerine eklenirken, Hayri Bey, akıl sağlığının kontrolü için hastaneye yatırılır ve orada Dr. Ramiz Bey’le tanışır. Hastane sonrasında eşi Emine’nin vefatı ve iki çocuğuyla yoksulluk içinde yaşamaya başlayan Hayri Bey, yeni bir evlilik yaparak Pakize Hanım’la evlenir ve yine doktor sayesinde hayatında çok büyük değişikliklere sebep olacak Halit Ayarcı ile tanışır.


Romanımızın bundan sonrası zaman zaman güldüren, zaman zaman düşündüren bir tempoda devam eder. Halit Ayarcı sayesinde “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” kurulur ve aslında hiçbir işe yaramayan bu enstitü giderek gelişmeye ve büyümeye başlar.


Kahramanımız Hayri İrdal, önceleri yanında çalıştığı Nuri Bey’den ve daha sonraları Halit Ayarcı’dan bambaşka yönlerden etkilenmeye devam eder. Enstitü giderek popüler bir hale gelir ve ünü yurt dışına dahi yayılmaya başlar. Hele ki Hayri İrdal’ın yazdığı “Ahmet Zamani Efendi” kitabı, aslında hiç yaşamadığı halde meşhur olan bu tarihi zat ile ilgili anlatılanlar bazen bana Aziz Nesin’in çizdiği portreleri anımsattı. Enstitüde geliştikçe yaşanan olayları anlatabilmek için sadece çalışan daktilografların artan sayısına bile bakmak yeterlidir.


Bence, romanın daha sonrasında neler olup bittiğini okuyarak öğrenmenizi ve o yıllardan bu yıllara aslında nasıl da hiçbir şeyin değişmediğini üzülerek fark etmenizi öneririm.


Her yazarımızı okudukça, bizim ne kadar değerli yazarlarımız varmış diyerek gururlandığımı ve biz onların özellikle bazılarına ne acılar çektirmişiz, hayatlarını nasıl da zorlaştırmışız diyerek hayıflandığımı da hatırlatmadan geçemeyeceğim.


Ah Ahmet Hamdi Tanpınar! Değerli üstat, iyi ki varsın, iyi ki bizlere bu eserleri armağan olarak bırakmışsın.


Sonsuz teşekkürlerimle…

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER