“Bu öykü, yılmadan, hayalleri ve hedefleri peşinde koşan, kendi ayakları üzerinde durabilen genç ve azimli kadınlara adanmıştır.”
Sedef’in hayali hep bir kuaför dükkanının sahibi olmaktı. Bu amacına ulaşabilmek için çocukluk yaşlarından beri hem ailesine destek olmuş hem de hayaline kavuşmak için hep bir kuaför dükkanında çalışmıştı.
En büyük hayali, bir gün kendi dükkanını anahtarıyla açmaktı. Bütün çabası bunun içindi.
“Bir gün görecekler,” diyordu kendi kendine. “Bir gün mutlaka, ben bu işi bana gelen müşterilerime yapacağım. Benim de yanımda ustam gibi çıraklarım olacak. Ben de onlara iş öğreteceğim. Ve bir gün, o kızlar da tıpkı benim gibi kendi işlerinin sahibi olacaklar.”
Bu hayal, onun yaşam amacıydı. Onu diri tutan, her sabah yeniden ayağa kaldıran şey buydu. Gece yorgunluktan kemikleri sızlayarak yatağa girdiğinde, rüyalarında kendi adının yazdığı dükkan tabelasıyla uykuya dalıyordu.
Hedefinden caydırmak isteyenler de hevesini kıranlar da olmuştu ama içindeki ateşi kimse söndüremedi. Yalnızca ustası ve annesi onun bu azmini fark ediyor ve onu hep yüreklendiriyordu.
Kimi “Gençsin, yapamazsın,” diyordu, kimi de “Bu devirde dükkan mı açılır?” diye uyarıyordu. Ama Sedef, kendi işinin sahibi olma tutkusundan hiç vazgeçmedi.
Yıllar geçti. Sedef, gençliğinin verdiği heyecanla, hiçbir gereksiz harcama yapmadan eline geçen her kuruşu biriktiriyordu. Banka hesabındaki para yavaş yavaş artıyor, dükkan sahibi olma arzusu da her geçen gün biraz daha büyüyordu.
Bir sabah, parasının yetip yetmeyeceğini düşünürken kalbi hızla çarpıyordu. “Artık bekleyemem,” dedi kendi kendine. Evden işe gelirken sık sık önünden geçtiği küçük bir kiralık dükkan vardı. Işığı bol, biraz eski ama sıcak bir yerdi. “O dükkan benim olmalı,” diye düşündü.
Önce durumunu ustasına anlattı. Ustası, yıllardır onun her işe gönülden koştuğunu biliyordu. Yanına küçük bir kızken gelen Sedef artık kendi kanatlarıyla uçmaya hazırdı. Ustası, kendi gençliğini hatırladı ve içinden, “Bu kız başaracak,” dedi.
“Artık kendi kanatlarınla uçmaya hazırsın kızım,” dedi ona. “Hayatın dört dörtlük olmayacak, zaman zaman hırpalanacaksın. Ama sende bunu başaracak ışık ve azim var. Bir şey danışmak istediğinde, ben hep buradayım. Yolun açık olsun.”
Sedef’in gözleri doldu. “Bir ay içinde dükkanımı açacağım,” diyerek ustasının yanından ayrıldı.
Sıra ailesiyle konuşmaktaydı. Hepsini karşısına alıp niyetini açıkladığında, önce annesi konuştu:
“Ben yanındayım Sedef. Başarırsın kızım, sana güvenim tam.”
O gece Sedef, uykuya dalmadan önce rüyasında kendi dükkanını gördü.
Ertesi gün dükkanı kiralamaya gitti. Kapısında elini gezdirdi, sessizce “Tam istediğim gibisin... benim hayalimsin,” dedi. İçeriye ilk girdiğinde kalbi kulaklarında atıyordu. “Dükkanım biraz harap ama olsun,” diye düşündü. “Her yerini çiçek gibi yaparım.” İlk kez “dükkanım” sözcüğünü söylediğini gururla fark etti.
Duvarlar dökülmüş, raflar tozluydu ama Sedef’in gözleri yalnızca geleceği görüyordu. Gündüzleri işine devam etti, geceleri eline fırça alıp kendi dükkanını boyadı. Boya kokusu saçlarına sinse de yorgunluğunu bir gülümsemeyle silip atıyordu.
Bazı geceler oldu ki… Fırçayı bırakıp köşedeki sandalyeye oturdu. Ellerinde boya lekeleri, gözlerinde yorgunluk… “Ya yapamazsam? Ya herkes haklıysa?” diye düşündü. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Sonra aynadaki gözlerine baktı:
“Ben buraya kadar geldim. Vazgeçmek yok,” dedi ve fırçayı tekrar eline aldı.
Dükkanın her bir yerinde emeği vardı. Yılların fedakarlığı artık meyve vermeye hazırdı. Nihayet açılış günü gelmişti.
O sabah herkes gülümseyerek ona bakıyor ve: “Dükkan mı daha çok ışık saçıyor, yoksa Sedef mi?” diye düşünüyorlardı. Diploması duvarda asılıydı, kapının üzerinde “Sedef Kuaför” yazan tabela parlıyordu. Ailesi, ustası, dostları yanındaydı.
İlk müşterisi kapıdan içeri girdiğinde, “Hayırlı olsun kızım,” dedi. Sedef’in gözleri doldu. Makası eline aldığında elleri artık titremiyordu. Müşterisi aynaya baktı:
“Çok güzel oldu, ellerine sağlık,” dedi. O söz, bütün emeklerinin karşılığıydı. Sedef içinden, “Teşekkür ederim Allah’ım,” diyebildi.
Zamanla müşterileri arttı. Sedef onları mutlu etmek için elinden geleni yapıyordu.
Ama bir sabah, dükkana kimse gelmedi. Günler geçti, hâlâ tek bir müşteri yoktu. Defterleri açtı; faturalar, kiralar, borçlar önündeydi.
“Belki de pes etmeliyim…” diye mırıldandı.
O sırada annesi içeri girdi. Elini omzuna koydu:
“Geçecek bunlar kızım. Zor günler geçici, senin emeğin kalıcı,” dedi.
Sedef derin bir nefes aldı. Aynaya baktı. “Haklısın anne, ben buraya kadar geldim. Tabii ki devam edeceğim.” dedi.
Bir gece dükkanda yalnız başına temizlik yaparken içinden geçirdi:
“Neden hep ben mücadele ediyorum?”
Sonra aynaya baktı, gülümsedi:
“Çünkü bu benim hayalimdi. Elbette ben mücadele edeceğim.”
Bir kış günü ağır grip geçirdi. Babası çorba getirdi:
“Dinlen kızım. Dükkân da, müşterilerin de seni bekler,” dedi.
Sedef, ilk kez çalışmayı bırakıp eve gitti. O gün anladı ki, cesaret yalnızca çalışmak değil, gerektiğinde yardım için uzanan eli de kabul etmekti.
Ve sonra, o zorlu günlerin ardından, kader yine yüzüne gülmeye başladı. Müşteriler yeniden kapıdan içeri girmeye başladılar. Mahalle esnafı onun azmini konuşuyor, başarısı için dua ediyordu.
Bir gün elektrikler kesildi. Dükkân karanlıkta kaldı.
Yandaki elektrikçi Ahmet, başını uzattı:
“İstersen bizim jeneratörden bir kablo çekelim, ışığınız olsun,” dedi.
Sedef teşekkür etti. İşte o gün tanıştılar. Önceleri komşuydular, sonra dost oldular. Çay molalarında sohbet ettiler.
Ahmet, Sedef’in cesaretine hayran kaldı.
“Sen çok güçlüsün,” dedi. “Zorlukta şikâyet etmek yerine hep çözüm arıyorsun.”
Sedef gülümsedi:
“Bu dükkan benim çocukluk hayalimdi. Şikâyet etmeye hakkım yok. Başarmak zorundayım.”
Zamanla aralarındaki dostluk aşka dönüştü. Bir süre sonra evlendiler.
Düğün günü, Ahmet kulağına fısıldadı:
"Seninle gurur duyuyorum. Bu dükkân senin emeğin, göz nurun. Biz birlikte hem işimizi hem ailemizi büyüteceğiz.”
Sedef’in gözleri doldu. “Bu iyi insanla yolum kesiştiği için şükürler olsun,” diye düşündü.
Zaman zaman zorlandılar ama hep birbirlerinden güç aldılar.
Kısa süre sonra Sedef hayatının en büyük müjdesini aldı: Anne olacaktı.
“Ben çocuğuma cesaretimi miras bırakacağım,” dedi içinden.
Hamileliği boyunca dükkanı kapatmadı. Karnı büyüdükçe ayakta durmak zor olsa da makası elinden bırakmadı.
“Hayat beklemez, ben de bekleyemem,” diyordu.
Doğumdan sonra kardeşi bir süre dükkanda ona yardım etti.
Kızını kucağına aldığında, Sedef yorgun ama çok mutluydu ve minik kızının kulağına, “Canım benim, senin için her zaman güçlü olacağım,” diye fısıldadı.
Gündüzleri dükkanda çalışıyor, akşamları bebeğini uyuturken açık öğretim kitaplarını okuyordu. Bazen satırların arasında uyuyakalıyor, sabah kızının sesiyle uyanıyordu.
“Sen her şeyi yapabilecek kadar güçlüsün,” diyordu kendine her defasında.
Bir gün küçük kızı ilk kez “Anne” dediğinde, bütün yorgunluğu umutla yer değiştirdi.
Yıllar geçti. Kızı yuvaya başladı, işleri büyüdü, açık öğretimi tamamladı. Artık yanında çalışan başka “Sedef’ler” vardı.
“Ustam, bakar mısınız?” diyen çıraklarına bir şeyler öğretmek, onun en büyük mutluluğuydu.
Bir akşam küçük kızı dükkâna geldi ve gururla;
“Bu dükkan seninmiş anne, arkadaşlarıma da söyledim!” dedi.
Sedef’in boğazı düğümlendi. Bütün yorgunluklarının ödülünü işte bu cümlede bulmuştu.
O gece, Ahmet iki bardak çayla yanına oturdu:
“Sen farkında değilsin ama senin cesaretin bana da güç veriyor,” dedi.
Sedef başını eşinin omzuna yasladı. Sessizlikte sadece kalplerinin sesi vardı.
Artık yalnızca kendi hayatını değil, aynı hayalleri kuran kadınları da düşünüyordu.
"Vazgeçmeyin,” diyordu içinden. “Mücadele edin. Her düşüş sizi daha güçlü kılar. Cesaretiniz, en karanlık günlerde bile yolunuzu aydınlatır.”
Sedef, 32. yaş gününde dükkânının kapısını kapatırken güneş ışığı vitrine vuruyordu.
O ışıkta, küçük ama kararlı bir kadının gölgesi uzanıyordu.
O gölge, başka Sedef’lere yol gösteren bir işaretti.
Sedef biliyordu ki, bu öykü artık sadece onun değil; vazgeçmeyen, hayallerinin peşinden koşan tüm kadınların öyküsüydü.
Ve öylece, yorgun ama mutlu, mücadeleci ama huzurlu bir hayatın içinde, Sedef’in cesareti tüm zamanların önüne geçerek ışık saçmaya devam etti.
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL
Her hakkı saklıdır © betuleren.net