Sen Ne İçin Ölürdün?

Bazı kitapları okuduğunuzda aklınızda sadece birkaç cümle yer eder. Benim de geçen gün okuduğum kitaptan aklımda kalan ve okuduğumdan beri üzerinde düşündüğüm, beynimin derinliklerinde balyoz gibi vuran bir cümle oldu.


“Sen ne için ölürdün?”


Bu dünyadan gitmek, bize hediye edilen, bir dahası olmayan, ya da en azından bu dünyada olmayacak yaşamımızdan vaz geçmek, bu kadar kolay olabilir miydi?


Bir şey için ölmeyi göze almak…

Bir olay için ölmeyi göze almak…

Birisi için ölmeyi göze almak…


Kısaca ölmeyi kabullenmek, ya da ölmeyi isteyecek kadar hayatından vaz geçebilmek…


“Ben ister miydim?” diye kendime sordum hemen. Ölmeyi isteyecek kadar, hayattan vaz geçecek kadar güçlü müyüm? Ya da tam tersi zayıf mıyım?


Oysa hayatı son anına kadar yaşamak için bir güdü verilmiş bize. Hiçbirimiz bu dünyadan göçüp gitmeyi istemiyoruz. Korkuyoruz belki de… Başı ve sonu belli bir yaşama geliyoruz. Hepimiz öleceğimizi biliyoruz ama gitmek istemiyoruz. Neden?


Bir belgeselde izlemiştim. Sanıyorum Eskimolar hakkında bir belgeseldi. Yaşlı insanları bir kayığa bindirip, yanına en sevdiği eşyalarını almasına izin veriliyor ve bütün ailesi onu yolcu etmeye sahile geliyordu ve şarkılar eşliğinde o yaşlı insan kayığıyla giderek sahilden denize doğru uzaklaşıyordu. Seyrederken tüylerim ürpermiş ve o yaşlı insanın acısını yüreğimin ta derinliklerinde hissetmiştim. Canlı canlı denize salıverilmek…


Bazı topluluklarda yaşlılık iyi bir şey olarak görülmediği için, Eskimolarda iyice güçten düşen yaşlılar intihar yoluna başvururlarmış. Fijili yaşlı erkeklerse, ölme isteğini yakınlarına söylerlermiş. Kararlaştırılan gün geldiğinde de yaşlı erkek, canlı olarak toprağa gömülürmüş. Ne kadar acımasız gelenekler bence… Belki de o koşullarda yaşayınca anlamlı gelebilir ama yine de sanki kendileri hiç yaşlanmayacakmış gibi…


Bir savaşta, askerler ölümüne gitmiyorlar mı sefere? Hele ki eski çağlarda, sefere gidenlerin pek çoğu dönmüyor, dönemiyor ama yine de gidiyorlar, hem de arkalarında kimleri bıraktıklarına bile bakmadan…


Ya da düello yapan iki kişiyi düşündüğümde, şerefi için ya ölecek, ya da öldürecek bir mücadeleye girmiyorlar mı?


Aşkı için intihar edenler, “beni ona vermediler” veya “onu bana vermediler” diyerek yaşamından vaz geçenler, hatta birlikte ölüme gidenler…


Namus için yaşamaktan vaz geçenler veya namusu kirlendi diye yaşamından vaz geçmesi istenenler…


Onuru için yaşamaktan vaz geçenler…


Kendi canından daha değerli görülen herhangi biri için evladı, sevgilisi, ailesi için yaşamaktan vaz geçenler…


Sanırım zor olsa da her koşulda yaşamayı ve hayatı yenmeyi seçerdim yine de bu soruya verebileceğim cevap, ben de saklı kalsın. Herkesin yanıtı içinde saklı olabilecek bir soru aslında.

“Sahi, sen ne için ölürdün?”

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER