Sıfat

Bugünkü deneme yazım, Bir ismin niteliğini belirtmek için kullanılan kelimeler, yani sıfatlar üzerine.


Dilimizin güzelliklerinden biridir sıfatlarla tanımlamak. Bir ismin önüne veya arkasına yerleştirilerek bambaşka anlam katarlar söylenen veya yazılan metinlere. Örneğin; şöyle bir cümle kurmuş olsaydım, “Mutlu insanlar her zaman gülümserler.” gibi, eminim ki pek çoğumuz bu cümleyi okurken bile gülümserdik… Neden? Çünkü mutluluk bulaşıcıdır. Mutlu olduğumuzu göstermenin bir yolu da gülümsemektir aslında. Sıfatlar, kendimizi nasıl tanımladığımızı gösterirler biraz da. Üzgün olduğumuzda, ne gülmek ne de konuşmak isteriz ama mutlu olduğumuzda belki de hiç farkına bile varmadan etrafımıza ışık saçarız. Karşımızdaki bir kişi bile bize gülümsediğinde moralimizin yükselmesine sebep olabilir. Aslında ruh durumumuz biraz da o anda takındığımız sıfatlara göre şekil alıyor. Öfkeli, sevinçli, kırgın, kızgın, güzel, çirkin, hırslı, sinirli, korkunç, sıcakkanlı, soğukkanlı, muhteşem, modern… daha binlercesini kullanabilirim.


Bu kısa girişten sonra, “Kendinizi tanımlamak için bir sıfat seçecek olsaydınız, sizi en iyi tanımlayacak sıfat ne olurdu?” diye sorsam ve güzel, çirkin, çalışkan, tembel, hırslı, mutlu, mutsuz, heyecanlı, cesur, korkak, öfkeli, sevimli, neşeli, vurdumduymaz gibi pek çok sıfatı peş peşe sıralasam, sıfatlardan oluşan upuzun bir listeyi size verdiğimi düşünün. Seçenekleriniz sadece benim verdiklerimle de sınırlı değil, siz kendinizi daha iyi tanımladığını düşündüğünüz başka sıfatları da listeye ekleyebilirsiniz.


Şimdi küçük bir oyun oynamaya ne dersiniz?

  • Sizi en iyi tanımlayacağına inandığınız üç sıfat seçin.
  • Sonra bu sıfatlardan birini listenizden çıkartarak sizi tanımladığını düşündüğünüz sıfatları ikiye indirin.
  • En son yapacağımız işlem, bu iki sıfattan birini daha listemizden çıkartarak bizi en iyi tanımladığını düşündüğümüz tek sıfata indirebilmek.


Şimdi seçtiğimiz bu sıfatlarla önce üç, sonrasında iki ve en sonunda tek bir sıfatla birkaç cümleyle kendinizi anlatmanızı isteseydim, neler söylenirdi acaba?


Kendinizi en iyi şekilde tanımladığını düşündüğünüz üç sıfattan ikiye düşerken sanırım çok da zorlanmadınız. Şimdi elimizde, sadece bizi en iyi tanımladığını düşündüğümüz iki sıfat kaldı. Tekrar bir seçim yaptık ve bu iki sıfattan sizi en iyi tanımladığını düşündüğümüz sadece birini seçmeye çalıştık. Zorlanıyorsunuz değil mi? Bu öyle bir sıfat olmalı ki duyanlar, “Evet bu sensin, seni anlatıyor gerçekten…” demeliler. Şimdi bu dediklerimizi bir örnekle anlatmaya çalışalım:


Bana bu soru geldiğinde, “çalışkan”, “öfkeli” ve “hırslı” sıfatlarını seçtim. Oldukça kolay bir şekilde ve fazlaca zorlanmadan. Sonrasında ikiye düşürmem istendiğinde, hangisini atmam gerektiğini de çok tereddüt etmeden seçebildim ve “hırslı” sıfatını attım. Geriye “çalışkan” ve “öfkeli” kalmıştı. Beni anlatıyor muydu? Evet, bence anlatıyordu. Çalışkandım ama istediklerim olmayınca da öfkeleniveriyordum çabucak. Daha zor olan kısma geldim. Bire düşürecektim. Öyle bir şekilde düşmeliydi ki o sıfatı duyan benim için evet, bu o diyebilmeliydi. Çalışkan mı yoksa öfkeli mi? Hangisi daha baskın?


Bir kişisel gelişim eğitimindeydik. Aldığım en iyi eğitimlerden biriydi. Eğitime katılanlar, hiyerarşik düzene bakılmadan gruplanmıştı. Benim ekip arkadaşlarım, bir üst düzey yönetici ve firma içinde paralelimdeki iki arkadaşımdı. Toplam olarak, dört kişiydik. Ekip çalışması yaparken, karakterlerimizin kuvvetli ve zayıf yönleri ortaya çıkmaya başlamıştı. Dört gün süren ve vaka çalışmalarından oluşan eğitim tamamlandığı zaman, hepimiz birbirimizi oldukça iyi tanımıştık. Eğitimin sonunda, ekip arkadaşlarımızı değerlendirmemiz istendi bizden ama açık yüreklilikle yapılacak bir değerlendirme olacaktı. Ekip arkadaşlarımız hakkında gerçek düşüncelerimizi dile getirecektik. Biraz çekinerek de olsa, hepimiz ekip arkadaşlarımızın her biri için değerlendirmelerimizi yaptık ve pek çok sıfatla tanımladık onları. Sonrasında da yüzlerine karşı o değerlendirmeleri dile getirmemiz istendi. Önce biraz zorlandık doğrusu, bir insanın yüzüne karşı gerçek düşüncelerini söyleyebilmek pek de kolay olmuyordu. Ama gün sonunda, hepimiz eteğimizdeki taşları dökmüş ve karşımızdaki için ne düşündüğümüzü söyleyebilmiştik. Çok ilginç bir çalışmaydı.


Mesela, beni değerlendiren arkadaşlarımdan biri, beni değerlendirirken, güzel niteliklerimin yanı sıra “şımarık” olduğumu da söylemişti. Benim kendime hiç de yakıştırmadığımı bir sıfattı bu. Şaşırdım ve irkildim. Bense kendimi hiç böyle tanımlayamazdım. Ama karşıdan görüntü böyleydi demek. Üzüldüm, etkilendim ve eğitimin sonrasında bir süre hareketlerime daha dikkat ettiğimi hatırlıyorum.


Ben de ekip arkadaşlarım içindeki üst düzey yöneticinin öfkeli ve gergin olmasından rahatsızdım. Hatta hiç unutmuyorum, ekip arkadaşlarımdan biri, aynı kişi hakkında, her dakika kalp krizi geçirecekmiş gibi olduğunu ve bunun kendisini çok rahatsız ettiğini belirtmişti. Hepimiz birbirimize gerçek düşüncelerimizi çeşitli sıfatlarla belirtmeye çalıştık. Etkileri uzun süre devam eden ilginç bir eğitimdi.


Sıfatlar dedik başladık ve nereden nerelere geldik. Sıfatlar, her zaman kuvvetli yönlerimizi değil iyileştirmeye açık yönlerimizi de göz önüne sererler. Bunlardan korkmamak ve açık yüreklilikle üzerine gitmek gerekli. Kim bilir, belki de hiç ummadığımız sonuçlarla karşılaşabiliriz…

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER