Son okuduğum kitap, Fazıl Say'ın son kitabı. "Suya Yazılan".
Çok güzel bir kitaptı. Daha önce "Akılla Bir Konuşmam Oldu" kitabını okurken de bu kitabını okurken de Fazıl Say'ın duygularının ve düşüncelerinin içinde buldum kendimi.
Hem müzikle ilgili pek çok bilmediğimi öğrenirken, hem de zamanımızda yaşayan bir dahiyi tanıma fırsatı buldum. O kadar duygusal ve öyle incelikle bizlere açıyor ki iç dünyasını... Onu sevmemek mümkün değil. Yeni yetenekleri anlatıyor, yeni eserlerini, karantinadan nasıl etkilendiğini, iptal edilen konserleri nedeniyle hissettiklerini, içine dönmenin kendisine nasıl iyi geldiğini...
Öğretmenlerini, arkadaşlarını, Berlin'deki yaşamını, giderek nasıl ünlü bir müzisyen olmaya başladığını, babasını, annesini, sevgili kızını ve sevgili eşini, yani kısaca onu tanımaya başlıyorsunuz.
Yazdığı her eserde neleri anlatmaya çalıştığını içtenlikle gözlerimizin önüne seriyor. Kaz Dağları'nda piyanosunu çalarken kendisine eşlik edenlerle birlikte bir bülbülün dakikalarca şakımasını ve çaldığı parçayı nasıl öterek desteklediğini...
Aman Tanrım diyorsunuz, bu adam hep yaşasın, hep üretsin, yaşamımızın büyük bir bölümünde bizlerle birlikte nefes alsın, hatta daha sonrasında da uzun yıllar yaşamaya devam etsin ve yıllar sonrasında da eserleri tıpkı o çok hayran olduğu dünya müzisyenleri gibi dünyanın dört bir tarafında çalınmaya devam etsin ve evrende çınlasın...
Kendisinde eksik bulduklarını ve tüm bunları daha iyi yapabilmek için nasıl çabaladığını öyle güzel bir dille anlatıyor ki...Zaman zaman öfkeli çıkışlarının babasından genetik bir miras olduğunu anlatırken, kendisiyle sürekli gelişim için kavga veren bir Fazıl Say görüyoruz.
Ben, pek çoğumuz gibi onu çok seviyorum, takdir ediyorum, önemsiyorum ve ne yazık ki ülkemizde onun gibi yetenekli çok fazla insan olmadığını da görüyorum. Genç yeteneklerin pek çoğunun ismini ondan öğreniyorum.
Beethoven için anlattıkları, sağırken yaptığı bestelerini ve kendisine bunu nasıl gerçekleştirdiğini sorduklarında verdiği olağanüstü kayıtlara geçen cevabı "Önemli olan dışarıyı duymak değil, içeriyi duymak..." dediğini öğreniyorum. Sevgili ve değerli Fazıl Say; iç dünyanı bu kadar içtenlikle bize açtığın için binlerce teşekkürler, daha nice kitaplarda buluşmak üzere...
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
POPÜLER YAZILARIM
Bülten
Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL