İzlediğim ilk İzlanda polisiye gerilim dizisi “Trapped”. Danimarka ile İzlanda arasında yapılan bir feribot seferi sırasında bir balıkçı teknesine takılan kolları, başı ve bacakları olmayan bir cesetle başlıyoruz diziye.
Bu dizi nedenyle ülkeyi biraz araştırdığımda, İzlanda'nın, daha yeni bağımsızlığına kavuşmuş, doğası hem çok güzel, hem de acımasız bir ülke olduğunu öğrendim. Altı ateş kaynıyor, üstü buzlarla kapı. En yakın yer, Grönland ve 350km gibi bir uzaklıkta.
Ülkenin nüfusu, İstanbul’un bir ilçesinin nüfusundan da az. Soğuk alabildiğine hüküm sürerken filmin acımasız İzlanda ikliminde çekilen sahneleri de muhteşem. Her yer kar ve buz olmasına rağmen hayat durmuyor. Yollarda arabalar gidip gelmeye devam ediyor ve ister istemez iki damla kar düşecek diye kırmızı alarm verilen bizim büyük şehirlerimiz geliyor insanın gözünün önüne.
Nüfus az olduğundan karakolda görevli üç polis var sadece. Senaryo ilmek ilmek işlenmiş, oyunculuklar, çekimler gayet güzel ve sıkılmadan izleniyor. Uzuvları kesilmiş halde başlanılan cesetle, zamanın yedi yıl kadar gerisine giderek karmaşık olayları, çıkarılan bir yangın sırasında genç bir kızın ölümünü ve gelişen olayları izlemeye devam ediyoruz. Başlayan kar fırtınasıyla birlikte, çevreyle ilişkisi tamamen kasabada bir dizi polisiye olay birbirini izler. Çevreden gelecek yardım fırtına nedeniyle gelemiyor ve tam bir kapana kısılma hali kasabayı sarmalıyor. 1. Sezonu bitirdim, şimdi 2. Sezona devam ediyorum.
Ben beğendim, tavsiye ederim.
BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.
KATEGORİLER
BÜLTENE KAYDOL
Her hakkı saklıdır © betuleren.net