Uykulardan Uyanmak

Bugün uykumdan uyanırken çok garip bir şey oldu. Uykumdan uyanırken, bir gün ölünce, sanki büyük uykudan uyanacakmışım ve başka bir dünyaya geçiş yapacakmışım gibi hissettim. Nasıl bir duyguydu bu...


Gördüğüm rüyalar gibi, bir gün büyük uykudan uyanacağımı ve o gün şükürler olsun diyeceğimi düşündüm. Bu uykuya dalmaların sonu yok sanki, bir uykudan uyanıp diğer uykuya dalma arasında geçen süreye de hayat diyoruz ve hayat sürekli çeşitli zorluklar sunuyor bize. Bu zorluklara karşı aldığımız tavırda bizim sınavlarımız oluyor bence. Her sınav bittiğinde kim bilir bir üst seviyeye gidiyoruz veya sınavdaki sonuçlarımız bizleri çok aşağı seviyelerden bir hayata doğru itiyor.


Bu sınavları yeniden geçebilmek ve en azından kaybettiğimiz seviyelere gelebilmek kim bilir ne kadar vakit alıyor. Böylece, yavaş yavaş basamakları çıkarak ve her seferinde kamil ruh olma yolunda ilerliyoruz ve günün birinde belki de uykularımız sona eriyor ve ruhumuz nirvanaya ulaşıyor. Hep düşünüyorum, ortalama insan hayatını 75 yıl kadar düşünürsek ve en güncel ve hassas hesaplamalara göre Evren'imizin yaşı 13.798 milyar yıldır ve bunun üzerinde 37 milyon yılı hata payı vardır. Yani %95'ten yüksek bir ihtimalle Evren'in yaşı en az 13.761, en fazla 13.835 milyar yıldır. Yani bir insanın hayatı evrenin yaşına göre o kadar küçüktür ki, 0.0000000056 da biri... Her şeyin ve tüm evrenin bizim için yaratıldığını düşünmek sadece ahmaklık olur. Bizlerin de kısacık bir süre, bir kelebeğin kanat çırpması gibi kısa bir sürede yaptıklarımızdan değil de, ruhumuz kamil olana kadar yaptıklarımızdan sorumlu olmamız gerekir.


Gözlenebilir Evren'in yarıçapı 46.5 milyar ışık yılı, çapı ise 93 milyar ışık yılı olduğu söylenmektedir. Bu kadar büyük bir evren içinde, nokta kadar küçük güneş sistemimizdeki küçük bir gezegenin üzerinde yaşayan bizlerin, kanımca, ortalama ömrümüzde yaptığımız kötülükler için sonsuza kadar cezalandırılmamız kadar, sonsuza kadar ödüllendirilmemiz de yanlış olacaktır.


Bence, bu nedenle, kendimizi ve nefsimizi terbiye ede ede üst seviyelere çıkarak, kamil ruh seviyesine geleceğiz bir gün. O günlere gelene kadar da bir dünyadan diğerine giderek bazen acılar çekerek, bazen mutlu olarak yaşamlarımıza devam edeceğiz. Keşke böyle düşünebilsek, bu yaşadığımız hayatta ne kadar lüzumsuz konularda etrafımızdakilere ne acılar çektirdiğimizi ve kötülükler yaptığımızı kavrayabiliriz. Bana çok oluyor, sizlere de oluyordur. Bir sabah uykudan uyanıp, neşeyle kalktığınız, ya da yüreğiniz sıkışarak uyandığınız... Hayatın o anda bitmesini istediğiniz, ya da mutlu anların sonsuza kadar sürmesini istediğiniz...


Peki ne yapmalıyız?


Bence, olgun bir ruh olmanın yollarından biri de tahammül etmeyi öğrenmekten geçiyor. Hayata geniş açıdan bakmak, yargılamadan hareket etmeyi öğrenmek, kendini eleştirme gücüne sahip olmak, karşımızdakileri eleştirmek yerine, onlara uygun bir dille geri bildirim vermeyi öğrenmek, her gün etrafımızdaki her olay ve her insanın davranışlarından bir şeyler öğrenebilmek, karşımızdakinin de bizim gibi bir insan olduğunu unutmamak, hiç birimizin diğerine göre üstün olmadığını fark edebilmek...


Daha neler neler sayabiliriz değil mi? Tüm bunlar, kendi içimizde bir yolculuğa çıkartabilir bizleri.


Her şeyi sakin ve derinlemesine düşünerek gerçeklere varabiliriz.

Bir gün gerçek uykuya kadar olan sürede, hepimizin ruhunun nirvanaya erişmesi dileklerimle....

BU YAZILARIMI DA BEĞENEBİLİRSİN.

POPÜLER YAZILARIM

Bülten

Web sitemdeki yeniliklerden haberdar olmak için bültene kayıt olun!

KATEGORİLER